IQNA

Peygamber’in müjdesi ve insanların seçme özgürlüğü

20:35 - August 24, 2022
Haber kodu: 3477170
Allah’ın elçilerinin yaptığı, müjde vermek, uyarmak ve insanları doğru yola davet etmektir. İnsanlar gitmek istedikleri yolu seçmekte özgür iradelerini kullanabilir ve herhangi bir zorlama yoktur.

Hüccetül İslam Velmüslimin Suruş Mahlati İmam Hüseyin hareketi , saygı ve insanın özgür iradesi başlıklı toplantıda bir konuşma yaptı. Metin özeti şöyledir:

Kerbela hareketinde üzerinde durulması gereken konulardan biri Hz Hüseyin’in düşman cephesinde azınlıkta olduğunu bilmesine rağmen birkaç aşamada, ashabı ve arkadaşları arasında, gitmek ve dönmek isteyenlerin serbest olduğunu ilan etmesi idi. İmam (a.s) Müslim ibn Akil’in şehadet haberinden sonra ve Aşura’dan önceki gece, ertesi gün hepsinin şehid olacağı kesin olduğu zaman, sahabelere tercih hakkı verdi.

Aşura gününde bile bazı sahabeler savaşmamak ve ayrılmak için izin istediler ve İmam (a.s) gitmelerine izin verdi.

Bu mesele, yani savaşmak veya ayrılmak yada hayatlarını kurtarmak için seçim hakkı vermek, böylesine tehlikeli bir durumda bile seçme özgürlüğüne saygı duymak demektir. Seçim doğru olmasa da İslam her zaman seçme özgürlüğünü tanımıştır.

Kuran’da insanın hidayet yolunu takip etme özgürlüğüne ve seçimine sahip olduğu anlamına gelen birçok ayet vardır. Yani peygamberlerin hidayetteki rolü sadece yol göstermektir. Görevleri burada sona erer ve o zaman mesajı kabul etmek yada reddetmek her insana kalmıştır.

Merhum Allame Tabatabai El Mizan tefsirinde aşağıdaki ayette İbrahim’in imametini tartışmıştır. Buradaki imamet sosyal ve siyasi bir imamet değil, bir ilişki ve manevi bir bağdır. Allah yolunda bir adım atan insana imam rehperlik eder hedefeine ulaştırır yani bu manevi bir liderliktir ve güç araçlarıyla hiçbir ilgisi yoktur.

Müzemmil suresi 19. ayeti: “Şüphesiz bunlar bir öğüttür; artık dileyen rabbine ulaştıracak bir yol tutar”. Bu nedenle herkes hür iradeye sahip ve doğru yolu takip edebilir veya etmeyebilir.

Tekvir Suresi’nin 27 ve 28. ayetleri de dahil olmak üzere diğer ayetlerde de bu konuya vurgu yapılmaktadır:” O herkes için bir öğüttür;  Özellikle sizden doğru yolda gitmek isteyenler için..”.

Furkan suresi 57. Ayet”i: De ki: “Bu görevimden dolayı, dileyenin rabbine giden bir yol izlemesi dışında, sizden bir karşılık istemiyorum.”

Sâd suresi 86. ayeti: “(Resulüm!) De ki: “Sizden görevimle ilgili bir karşılık istemiyorum; ben, olduğundan başka türlü görünenlerden de değilim”.

Nebe suresi 39. ayeti: “İşte bu, (geleceği) kesin olan gündür. O halde artık isteyen kendisini rabbine götürecek bir yol tutsun”.

Allame Tabatabai, Furkân suresi 57. ayetinde, Allah’ın yol seçimini insanın iradesine bağlı kıldığını, zorlama olmadığını söylüyor. Bu ayet, peygamberlerin sadece Allah’ın mesajını ilettiklerini ve başka sorumlulukları olmadığını göstermektedir.

Peygamber bir uyarıcı ve müjdeleyicidir. Yüce Allah, türlü varlıkları kendilerine put edinme dalâletine düşmekten kurtulup davet edildikleri İslam’ın kurtarıcı ilkelerini benimseyen, inanç ve yaşayışını bu ilkeler çerçevesinde düzenleyen müminler için resulü Muhammed’i bir müjdeci; bâtıl inançlara ve kirli bir hayata kendilerini kaptırıp gidenler için de uyarıcı olarak göndermiştir. Peygamber’in biricik görevi budur, bundan başka bir gayesi yoktur. O, davetine karşılık kişisel bir amaç, bir çıkar beklemez ve beklememiştir; tek beklediği şey, insanların özgür kararlarıyla Allah yolunu seçip bu yolda yürümeleridir. Bir millet doğru yolu seçmezse, onları bu dünyada mı yoksa ahirette mi cezalandıracağına Allah karar verecektir.

Allame Tabatabai İnsan suresi 3. ayetini tefsir ederken insanın hür iradesine değinir: “Şüphesiz biz ona doğru yolu gösterdik; artık o isterse şükreden olur, isterse nankör”.

Allah Teâlâ insanı akıllı, iradeli ve iyiyi kötüden ayırma kabiliyetine sahip değerli bir varlık olarak yaratmış; görevlendirdiği peygamberler ve indirdiği vahiyle ona doğru yolu göstermiş, aynı zamanda kendisine irade ve seçme hürriyeti vermiştir. Artık Allah’ın gösterdiği doğru yola girip şükredici olmak veya şeytana ve nefse uyarak Allah’ın verdiği imkân ve kabiliyetleri kötü kullanıp nankör olmak insanın kendi elindedir 

4079226

captcha