IQNA

İnsanların yaratılış felsefesi

11:11 - August 22, 2022
Haber kodu: 3477135
İnsan düşünen, çalışan, seçen ve mükemmelliğe ulaşmak için gereken her şeye sahip olan tek varlıktır. Dolayısıyla böyle bir varlığın yaratılışının mutlaka belirlenmiş amacı ve gayesi vardır ki, doğru tanınmadığı takdirde insan yoldan sapar.

Kur'an-ı Kerim, yaşamın kitabı ve insanın tekamülü ve mutluluğunun reçetesidir. Bu nedenle yaşamın temel sorularını Kur'an-ı Kerim'in bakış açısıyla incelemek ve cevaplamak yerinde ve gereklidir. İnsanlar için her zaman gündeme gelen önemli köklü ve temel bir soru yaratılış felsefesidir. İnsanoğlu her zaman neden yaratıldığını ve hayatın amacının ne olduğunu bilmek istemiştir.

İnsan ve cinlerin yaratılış felsefesinden bahsi geçen ayetler arasında Zâriyât suresinin 56 ayeti vardır: "Ben cinleri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye yarattım."

Bu mübarek ayet yaratılışın amacının Yüce Allah’a ibadet olduğunu açıkça belirtmekte, cinlerin ve insanların yaratılışının yegane sebebinin ibadet etmek olduğunu söylemektedir. İbadetin anlamı, itaat ile birlikte tevazu göstermektir. Fakat ibadet, insan yaratılışının nihai amacı olabilir mi, yoksa daha büyük bir amaç için bir araç mıdır?

Sözlükte "boyun eğme, alçak gönüllülük, itaat, kulluk, tapma, tapınma" anlamlarına gelen ibadet dinî bir terim olarak insanın Allah’a saygı, sevgi ve itaatini göstermek, O’nun hoşnutluğunu kazanmak niyetiyle ortaya koyduğu belirli tutum ve gerçekleştirdiği davranışlar için kullanıldığı gibi daha genel olarak aynı mahiyetteki düşünüş, duyuş ve sözleri de ifade eder. İnsanın tekamülü, mutlak mükemmelliği ve Yüce Allah’a yakınlık için yaratılışının felsefesidir. Dolayısıyla ibadet, kemale ulaşmanın bir yolu ve aracıdır. Yasin suresi 61. ayetinde şöyle buyurulmaktadır: "Ey Âdemoğulları! Size “Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için apaçık bir düşmandır; bana kulluk edin, doğru yol budur” dememiş miydim?"

Artık yaratılış amacına ulaşmanın doğru yolu belirlenmiş olduğuna göre, nasıl oluyor da bazı insanlar ibadetten yüz çeviriyorlar ve ibadet etme arzusu duymuyorlar. Bunun temel nedeni, insanın kendini ve yaratılış amacından gaflet içinde olmasındandır. İnsan, dünyevî zevkler içinde boğulduğu için asıl gayeyi ve yolu unutur ve özgünlüğünden uzaklaşır. Öyle bir haldedir ki, insanın manevi boyutu zayıflar ve insan, Allah’a ibadet etme ve teveccüh etme ihtiyacının gereksiz olduğunu düşünür.

captcha