İmam Sadık (as) şöyle söylemiştir: Duanın adabını koru. Kime dua ettiğine , nasıl dua ettiğine ve niçin dua ettiğine bir bak.
Dini öğretilere göre dua bir zorunluluktur ve müminler dua ehli olmalıdır. Duayı terk etmek veya teveccüh etmemek Allah'ın huzurunda kibirlenmek (kendini daha büyük görmek) demektir.
Kur’an şöyle buyuruyor:
Rabbiniz buyurdu ki: “Bana dua edin, size icabet edeyim. Hiç kuşkusuz, bana ibadet etmekten büyüklenenler, boyun eğmiş/alçaltılmış olarak cehenneme gireceklerdir.” (Mü’min, 60)
Yalnız İblis secde etmedi. O büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu. (Sâd, 74)
Bu nedenle Kur’an insanın her zaman ve her şey için dua etmesi gerektiğini vurgular. Temel olarak dua , namaz ve oruç gibi ibadetlerde olduğu gibi yardım istemek ve insanın hedeflerine ulaşabilmesi için Allah’ın mukaddes kitabında çeşitli ayetlerinde vurguladığı bir yoldur.
Dua etmenin adabında İhlas (niyetin saflığı) ve iman gereklidir.
İhlas
Hiç şüphe yok ki, her türlü şirkten ve ikiyüzlülükten uzak, Allah için samimi niyet ve saf ve temiz çalışma anlamına gelen ihlas, tevhidin en temel ilkelerinden biridir. Kur’an'ın birçok ayetinde dua adabının en temel özelliği olarak bu konuya dikkat çekilmiştir. Örneğin Yunus suresi 22. ayeti: (İşte o zaman) dini Allah’a halis kılarak (hiçbir şeyi ortak koşmadan yalnızca) Allah’a dua ederler.
İman’ın beyanı
Allah'ın huzuruna çıkıp O'ndan birşeyler dileyen insan mümin olsa da, imanını ifade etmesi ve itiraf etmesi makbuldür. Kur’an'ın bazı ayetlerinde dua dan önce imanın bildirilmesi, dua etmenin adablarından biri olarak belirtilmektedir. Âl-i İmrân Suresi'nin 16. ayeti: (Bu nimetler) “Ey rabbimiz! Biz gerçekten iman ettik, günahlarımızı bağışla, bizi ateş azabından koru” diyenlerdir.